Domatesin Antalya’dan İstanbul’a yolculuğunu ve üreticiden tüketiciye ulaşıncaya kadar fiyatın nasıl değiştiğini dün yazdık. Toplumdaki genel beklenti sadece domatesin değil,sebze ve meyvenin,tarım ürünlerinin ucuz olması.
Bugünkü politika ve uygulamalarla meyve ve sebze fiyatı düşer mi?
Düşmez.Çünkü, sadece fiyat odaklı bir politika ile tarım ürünleri ucuzlamaz.Bu bakış açısı ile tarımın hiç bir sorununu çözemezsiniz.
Nitekim, bakanlar düzeyinde toplantılar yapan Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi(Gıda Komitesi) sorunların temeline inmediği için gıda enflasyonuna çözüm bulamıyor. Bulamaz da.
Önceki gün yapılan toplantının sonunda;”Erken Uyarı Sistemi”nden elde edilen sinyallerin değerlendirildiği ve kısa vadede sonuç üretecek ürün bazlı tedbirlerin alınmasının karara bağlandığı açıklandı. Ayrıca bazı konularda çalışma guruplarının kurulmasına karar verildi.
Bugüne kadar yapılan toplantı ve açıklamalardan da anlaşılacağı üzere Gıda Komitesi’nden sonuç alıcı kararlar çıkması mümkün değil.
Ne yapmalı?
Öncelikle meyve ve sebze üretiminden ticaretine,ihracatından tüketimine bakış açısının silbaştan değiştirilmesi gerekiyor.
Fiyat odaklı bakış açısı değişmeli
Bugüne kadar hep meyve ve sebzenin fiyatı üzerinden yapılan değerlendirme ve tartışmalara son verilmeli.
Öncelikle üretici,komisyoncu,aracı,tüccar,sanayici,ihracatçı, market, manav, pazarcı kimdir, bunun tanımı yapılmalı.
Örneğin üretici kimdir?
Binlerce dönüm alanda üretim yapan, kendi işleme tesisi olan,endüstriyel olarak ürünü işleyen,hal sistemine sokmadan kendi belirlediği fiyatla pazarlayan veya ihraç eden mi üretici kabul edilecek. Yoksa kendisine ait veya kiraladığı 10-15 dönüm alanda üretim yapan ve ürününü Toptancı Hal’ine getiren çiftçi mi üretici kabul edilecek.
Bir kişi hem üretici,hem komisyoncu,hem tüccar,hem sanayici,hem de son satıcı olabilir mi? Olursa fiyatı kontrol etmeniz mümkün olur mu?
Tanımlamalar yapıldıktan sonra buna uygun fiziki altyapının oluşturulması gerekir. Çiftçiden başlamak üzere zincirin her halkası tek tek ele alınarak yaşanan sorunlar,aksaklıklar giderilmeli. Bu zincir ancak o zaman güçlü ve işleyebilir bir konuma gelir.
Üretici örgütlenmeli
Örneğin üretici-çiftçi halkasına bakalım. Dün yazdığımız gibi çiftçi üretim yapabilmek için ihtiyaç duyduğu girdileri,finansmanı hal komisyoncusundan alıyor. Bu nedenle ürettiği üründe söz sahibi olamıyor. Komisyoncu olmasa çiftçi üretim yapamayacak. O zaman ciddi bir sorun var demektir. Çözüm, üreticinin komisyoncuya bağımlı olmadan üretim yapabilmesidir. Bunun için üreticiyi güçlü kılacak bir örgütlenmeye ihtiyaç var. Avrupa örneğinde olduğu gibi bu kooperatif olabilir. Çiftçinin ihtiyaç duyduğu girdi ve finansman kooperatif aracılığıyla sağlanmalı ve ürünün pazarlanmasını da kooperatif yapmalı.Yaş meyve ve sebze alacak komisyoncunun muhatabı tek tek çiftçiler değil,onların örgütü, kooperatif olmalı.
Her üretici ürettiği ürünü kalitesine göre sınıflandıramaz,ama kooperatifin sahip olacağı işleme tesisinde üreticinin ürünü sınıflandırılarak,paketlenerek satışa sunulmalı. O zaman fiyatın belirlenmesinde üretici söz sahibi olur. Bu hem komisyoncuların da işini kolaylaştıracak hem de ürünün değerinde satılmasını sağlayacak.
Hal Yasası kökten değişmeli
Meyve ve sebze ticaretini düzenleyen Hal Yasası’nda köklü değişiklikler yapılmalı. Mevcut uygulamada marketlere doğrudan ürün alma istisnası tanınıyor. Çok uygulanmasa da üreticiye pazar yerlerinde satış hakkı var. Böyle olunca en iyimser tahminle bugün toplam üretimin sadece yarısı kayıt sistemine giriyor. Üretimin yarısı kayıt dışı olan bir üründe fiyat kontrolü sağlanabilir mi?
Hal Yasası değiştirilerek ürünün hale gelmesi,kayıt altına alınması, daha da önemlisi fiyatın gerçekten hallerde oluşması sağlanmalı. Bugünkü uygulamada fiyat hallerde değil,halleri by-pas eden market zincirleri tarafından belirleniyor. Üstelik bu zincirler denetlenmiyor.Dolayısıyla fiyat kontrol edilemiyor. Üreticide ucuza alınan ürün,tüketiciye pahalıya satılıyor.
Üretim noktasında sorunların çözülerek üretim planlaması yapılmalı. Ürün, kalitesine göre sınıflandırılarak pazara arz edilmeli. Böylece yaklaşık 50 milyon ton olan toplam yaş meyve ve sebze üretimindeki yüzde 25 kayıp-fire oranı büyük ölçüde ortadan kalkar ve ürün miktarı artacağı için fiyat düşüşü sağlanabilir.
Tüketici sağlıklı, güvenilir ürün istiyor
Tüketici açısından ürünün kaliteli ve uygun fiyata satın alınması kadar, sağlıklı ve güvenilir olması da çok önemli. Bu nedenle pazara sunulan ürünlerin ilaç kalıntısı başta olmak üzere analize tabi tutulması şart. Bu, tarladan sofraya kadar yapılması gereken bir iş. Bunu kim yapacak? Yine kooperatif aracılığıyla tarladan,seradan başlayarak denetim ve analizler yapılmalı. Ürünün toptancı hallerine girişi sağlanırsa toptancı halinde kurulacak laboratuarda analizler yapılabilir. Böylece tüketici alacağı ürünü güvenle tüketebileceğini bilir.
Sebze ve meyve ticaretinde yerel yönetimler, belediyeler özellikle de Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı daha etkin olarak rol üstlenmeli.
Özetle, sebze meyve ticaretinde üretimden başlayarak tüketiciye kadar olan süreçte radikal politika değişikliğine gidilmeli. Çözüm var. Bunun için fiyat odaklı tartışmadan sıyrılıp konuya daha bütüncül bir yaklaşımla bakmak gerekiyor.